çirkin ördek büyüyor...


ne kadar küçük şeyler için ağlardık...
bir tutam saç,bir oyuncak araba,bir bebek...
şimdi büyüdük...
çok büyük olaylar bile ağlatamıyor bizleri...
ölümler,iflaslar,savaşlar...
şimdi daha mı güçlüyüz
yoksa dahamı alışkın?
hayatı öğrenmek
alışmak mı acaba?
çirkin ördek büyüyor...

sağcı olmak,solcu olmak ya da apolitik olmak...


insanın ne görüşe sahip olduğu yalnızca kendisini ilgilendirir.ama bir ülkenin tarihinde önemli yere sahip olaylar ve kişiler o ülkenin tüm insanlarını ilgilendirir,sorulan sorularla cahilliğini göstermekte o milletin ayıbıdır.


bugün bir kanalda vatandaşıma,akranlarıma,üniversite öğrencilerine Deniz Gezmiş'i soruyorlar,çoğu hiç duymamış ,duyduklarını sananlarda ya menejer sanıyor ya da oyuncu...içler acısı bir durumdayız. okumuyoruz,düşünmüyoruz,hayatımızı diziler,kurmaca programlar,maymunlaştırılıp önümüze sunulan ünlüler sarmış .
en son okuduğun kitap,en son okuduğun makale,en son izlediğin sinema filmi,en son gittiğin tiyatro,en çok sevdiğin yazar......çoğumuzun bunlara cevabı yok,hiç olmamış ki...
çirkin ördek büyüyor...

bir yaz akşamı istanbulunu,kuzeni,daha sonrasında yurt odamı ,ankaranın film gecelerini vede ebrumu anımsatan sahneler...özlediğim, güzel olan herşeyi depreştiren bir film.
aşk akılda mı yoksa kalpte mi biter sorusuna ise en güzel yanıt.
............
How happy is the blameless vestal's lot!
The world forgetting, by the world forgot.
Eternal sunshine of the spotless mind!
............
" Eloisa to Abelard" by Alexander Pope